Neye niyet, neye kısmet BALİ!
Hayatta her şey kısmet!
Yaklaşık altı ay önce grup olarak büyülü Hindistan’a gitmeye, içimize bir yolculuk yapmaya niyet ettik. Hatırlarsınız belki maillerle, sosyal medya paylaşımlarıyla bu yolculuğu epey duyurduk. Soran çoktu ama katılım için ödeme yapan olmayınca; iptal ettik. Akış işte 🙂 Ajandamda yolculuk için ayırdığım tarihlere bir çizgi çekmişim, o günleri kapatmışım. Niyetim, gitmek için tammış ama kısmetim; Bali’ymiş.
Daha önce iki kere Hindistan yolculuğunu birlikte yaptığım ve 2010’daki yolculuğu … Ve Gittik kitabıyla anlatan sevgili Serap Teğmen, Bali yolculuğuma vesile oldu. Bazı insanlar vardır, onlar öncüdür. Pek kimselerin cesaret edemediği şeylere cesaret eder, özgür ruhlarını mistik seyahatlerle buluşturur, sonra da paylaşırlar. Paylaşınca hayatın çok daha güzel olduğunu bilirler… İşte Serap böyle bir eşsiz kadın… Serap’cığım minnettarım!
Yıllar önce internette gördüğüm ve bir bugün bu festivale katılmak isterim diye kalpten dileğim; Bali Spirit Festival de kısa bir süre sonra başlamıyor mu? İşte o an ve promosyon bilet olduğunu gördüğüm an anladım. Bali’ye gideceğimi… Aynı gün biletimi aldıktan sonra annem bir yazı yollamış bana tarihteki gezgin kadınlarla ilgili… Sanki annemin mesajı yolculuğumun teyidi oldu. Yeri gelmişken; ruhumdan gelen çağrıyla, kalbimden hissettiğim yolculuklara çıkmamı, son dakika haberleri olsa da hafif bir şaşkınlıktan sonra destekleyen, kendileri gidiyormuşçasına sevinen bir ailem var. Maceracı yanımı motive eden aileme minnettarım.
Mart dolunayı öncesinde Bali’deyim. Yolculuklarıma ya bir arkadaşım eşlik ederdi ya da varacağım yer de tanıdığım birileri olurdu. Ya da hiç tanımadığım insanlarla birlikte bir yolculuk yapacağımı bilirdim, İspanya’da Camino Hac Yolu’nu yürürken olduğu gibi… Ama bu sefer tamamen farklıydı. Tek başıma gidiyordum, benim yalnızlık korkum hiç olmadı zaten… Gittiğim yerde tanıdığım ya da gidince tanışacağım, beni bekleyen kimse yoktu. Tamamen bilinmeyene, tek başıma yaptığım bu yolculuk bana çok güzel şeyler kattı, harika farkındalıklar kazandırdı. O yüzden sizlere de ilham olması için bu maceralı yolculuğumu ve yaşadıklarımı paylaşmak istedim. Herşeyin çok güzel aktığı, evrenin beni sürpriz hediyelerle kucakladığı, kutsal anları bolca yaşadığım muhteşem bir deneyimdi.
Gecenin bir yarısı otelime vardığımda, zifiri karanlıktı. Adını bilmediğim bir sürü böcek ve sesini tanıdığım kurbağalar hoş geldin senfonisi eşliğinde karşıladı. Otel minik, sevimli. Odam büyük ve temiz, öyle lüks değil. Ama balkonumdan eşsiz bir doğayı seyredebiliyorum. Ve otelin girişine mozaik olarak işlenmişkocaman bir ying yang sembolü var. Burada kaldığım 5 gün boyunca eril ve dişil enerjim dengeleniyor hissediyorum.
Ertesi gün tesadüf diye birşey olmadığını artık hepimiz biliyoruz sanırım. ‘Tesadüfen’ Dewa isimli bir şöförüm oluyor. Başlıyoruz Bali Adası’nın dört bir yanını gezmeye… Serap Chokorderai adlı bir şifacıyı ziyaret etmemi söylemişti. Dewa’ya soruyorum, meğerse adada tanımayan yokmuş ve evi tam yolumuzun üzeriymiş. Her zaman sırada çok bekleyen olurmuş. Ben gittiğimde kimse yoktu ve Chokorderai sanki beni bekliyordu. Önce nereden geldiğimi sordu, Türkiye deyince; Müslüman mısın? diye sordu ve ardından ‘Bismillah’ deyip şifaya başladı. Çok ilginç bir deneyimdi. Hem söyledikleri hem de elinde orta parmağım uzunluğunda bir çiviyle, enerji bedenim üzerinde çizdikleri…Teşhis ve tedavi tam yerindeydi… 19 torunu olan ve 3. kuşağı gören Chokorderai 90 yaşlarını çoktan geçmesine rağmen hala bir delikanlı edasında… Yolunuz düşerse uğrayın mutlaka…
Aynı gün; Dewa ile okyanusun ortasında suyun gelgitleriyle aşınmış bir kaya parçasının üzerindeki Temple’ı geziyor
um. Manzara büyüleyici, geride kalan mağaranın içindeyse bir efsane gizli… Çok eskiden bu tapınağın rahibi mağarada geziniyormuş ve elindeki uzun sopa birden yılana dönüşmüş. Mağaranın içindeki bu yılan yüzyıllardır oradaymış. Dokun dediler dokundum. Yılanın pek çok ezoterik anlamı vardır; şifacıdır, aynı zamanda kundalini enerjisini temsil eder. Yılanı görmem, dokunmam bir nevi o gün yaşadığım şifanın teyidi oldu.
Her günün programını Dewa yapıyor bense tam akıştayım, sormuyorum bile nereye diye… Her gittiğimiz yer sürpriz… Kontrol etmemek, bırakmak ve kendini evrenin sürprizlerine açmak ne güzel! İlk beş gün çok güzel geziyorum, bu mistik topraklarda, enerjisi yüksek, sakin ve dingin kutsal alanlarda bulunmak ruhuma çok iyi geliyor. ‘Ben zamanı’ yaratmak, kendine değer vermek demek! Ertelemeyin hayallerinizi, farklı deneyimler, yeni kültürler tüm yolculuklar geçmişinizle geleceğinizi AN’da buluşturduğunuz o kutsal anlar… Anlatılması kelimelerle yeterli olmasa da herkese nasip olmasını dilediğim; ÖZ’ümüzle buluşmalar… Hayallerimizin mucizelerle gerçekleşmesi…
Bir bakmışsın pirinç tarlasında yürüyorum, bir bakmışsın fillerle geziyorum. Sönmüş yanardağın görkemli manzarasını izlerken eşsiz güzellikler için sürekli şükür halindeyim. Dewa hiç bir şey söylemeden neye ihtiyacım olduğunu bilircesine göl kenarında şifalı suların olduğu muazzam bir yere getiriyor gene… Kış ortasından yaz mevsimine gelen bedenim, güneşi görünce sanki yeniden doğuyor. Hem bronzlaşıyorum hem tazeleniyorum. Ve dolunayda herkes arınma için tapınağa gelirken ve yeniden doğuşu temsilen ritüellere katılırken ben de giriyorum ve yaşlı rahip gelip beni kutsuyor. Sanki çok eskilerden tanışıyoruz bir de hatıra fotoğrafı çektiriyoruz.
İstikamet kelebek çiftliği daha önce Tayland’da kelebek çiftliğine gitmiştim bir hafta ömrü olan bu güzel varlıkların eşsiz güzelliğine hayran olmuştum. Bu seferki farkındalığım; tırtılın kelebeğe dönüşümü gibi benim de yeni bir transformasyondan geçtiğim. Çok şükür değişim, gelişimdir!
Yüzlerce kişiyle birlikte geleneksel dansı izlerken gün batımı da kaymaklı ekmek kadayıfı… Sanki uzansam güneşi elimle tutacağım. Okyanusun üzerinde gök rengini sarıdan kızıla çalarken kendime bir kez daha söz veriyorum; gün doğumunu ve gün batımını hayatımda daha fazla izleyeceğim.
Beşinci günün sonunda sabahtan akşama o kadar çok gezdim ki biraz yoruldum. Birkaç gün hiç bir şey yapmamak istedim. Sadece kaldığım muhteşem yerde dinleneceğim. Yavaşlayacağım. Yavaşlayınca fark ettim ve yazdım orada…
Bali’de yavaşladım, yavaşladıkça anın farkındalığı geldi, hissettim. Telaş olmadan, telefondan, internetten, sosyal medyadan uzak, içime bakmak ve zamanı yaşamak!
Zihnim boşaldı adeta… Yavaşladım, rahatladım. Zaman yetmiyor diyenlere inat, yavaşlamak çok iyi geliyor. Zaman geçmiyor diyenlere inat, zamanın içinde yavaşlayınca o da geçiyor, akıp gidiyor.
Direnince duruyor zaman! Yavaşlayınca daha rahat gördüm tüm güzellikleri, detaylardaki ustalığı. Yaradan’ın yüceliğini…Kelebeğin kanadındaki ayrıntılar, kuşun sesindeki nameler, doğanın içinde ince ince, detay detay nakış gibi işlenmiş herşey… Yavaşlayınca hissettim, fark ettim, algıladım. Hiç birşey yapmamanın muhteşemliği ohh ne rahat! Yavaşlamak rahatlamak!
Ubud’u sokak sokak geziyorum ve bir akşam dünyanın bir ucunda başka Türk kadınlarla akşam yemeğinde buluşuyorum. Öyle tatlılarki… Konu spiritüellikten açılıyor, Tantra’ya, aile dizimine kadar uzanıyor. Elbette nerede en iyi masajların yapıldığını da konuşuyoruz. 4 saat muhteşem masaja 120 TL vermek ve kutsal bir mabed olan bedenimi her gün masajla onurlandırmak keyfime keyif katıyor.
Geldik Bali Spirit Festival’e 5 gün boyunca yoga, dans, nefes, şifa ve müzik bu festivalde. Son gün yaşadıklarım rahim enerjisiyle çalışan Maria ve ardından kocaman bir kadın çemberi oluşturup dişil enerjimizle dans ediyoruz. Çembere dahil olan dünyanın dört bir yanından kızkardeşlerimle kadın olmayı kutluyoruz. Bu deneyimler anlatılmaz yaşanırdı. Yaklaşık 500 kişiyle birlikte yaptığımız nefes çalışması ise günü muhteşem bir şekilde noktalamamı sağlıyor. Bu muhteşem deneyimler ve 15 günlük Bali macerası için şükrederken gözlerimden iki damla yaş süzülüyor. Kendi başıma yaptığım bu yolculuk beni kutsal bir alanda AŞKla buluşturuyor. AŞK OLmak bir kez daha…
Şükür Yaradan’a!
Enerjim yüksek frekansta AŞK’la titreşirken dönüş yolculuğumda bir mucize oldu. Promosyon biletle gittiğim Bali’den first class yerimle döndüm. Basit bir yer değişikliği gibi görünen bu olayda; evrenin sadece ve sadece O’na güvenerek, O’na teslim olarak sonsuz olasılıktaki hediyeleriyle kucaklanmak MUCİZE!
Yeterki siz kendinizi çok sevin,
Ruhunuzun çağrısına kulak verin,
Kalbinizin rehberliğinde ilerleyin.
AŞK’la!
video için tıklayın 🙂 IMG_9941Bali video
Sevgilerimle,
Hande Akın
10.4.2016
okumak isterseniz ilham veren gezgin kadınlar
http://www.geziko.com/blog/ilham-veren-15-kadin-seyyah/?cpysource=tstrweb&affid=AUTO6612&utm_source=facebook&utm_medium=social.organic&utm_campaign=WomensDay