NedenSİZ MUTLUSUNUZ
Mutluluğu nedenlere bağladığımızda kendimizi mutsuzluğa mahkum ederiz. Çocukluktan itibaren annemizden, babamızdan, ailemizden, büyüklerimizden, okuldan, sosyal çevreden, toplumdan ve daha pek çok kavramdan koşullu mutluluğu öğreniriz. Sınıfı geçersek, karnemiz iyi olursa, üniversite okursak, diploma alırsak, başarırsak, kazanırsak, zengin olursak, iş bulursak, terfi edersek, müdür olursak, patron olursak, evlenirsek, çocuğumuz olursa, seyahat edersek, araba alırsak, ev alırsak, bir de yazlığımız olursa, tatil yaparsak, sevgilimiz olursa, aşık olursak, “……….” olursak, bu olursa, şu olursa mutlu oluruz zannederiz. Evet zannederiz! Bu; bitmek tükenmek bilmeyen bir yanılsamadır. İllüzyondur! Ve mutlu olmak için koşullandığımız her şeyi birer birer yaparız, yapmaya da devam edeceğiz. Ta ki mutlu olmak için aslında hiçbir şeye ihtiyacımız olmadığını, hiçbir şey olmamıza, yapmamıza gerek olmadığını anlayana kadar. Yaptıklarımızla, yaşadıklarımızla; anlık mutluluklar yaşarız elbette, yaşamaya da devam edeceğiz. Arayış hep devam edecek. Bir balık gibi hep oltaya takılacağız. Çünkü mutluluk şartlara, koşullara, o olursa, bu olursalara bağlanmıştır.
Nedenlerden özgürleştiğimizde esas mutluluğun özümüzde olduğunu hissederiz. Öz saf sevgidir. Önemli olan hiç bir neden olmadan mutlu olmaktır. Ama zihnimiz nedensiz mutlu olmayı algılayamaz çünkü çocukluktan itibaren bir bilgisayar gibi programlanmıştır. Nedensiz mutlu olmayı sadece ruhumuz bilir, kalbimiz hisseder.
Mutluluk iyi hissetmektir. İyi hissetmek, kötü hissetmemektir. İnsana kötü hissettiren şey; acı, öfke, üzüntü, suçluluk, utanç, nefret, kin, intikam, çaresizlik, kırgınlık, kızgınlık vb. duygularımız ile kaybetme, terk edilme, aldatılma, muhtaç olma, yalnız kalma, ölüm, hasta olma, dışlanma, hata yapma, yanlış anlaşılma, eleştirilme, beğenilmeme, istenilmeme, sevilmeme vb. korkulardır. İyi hissetmenize, yani mutlu olmanıza engel olan bu duygular ve korkular elle tutulan, gözle görülen, dokunulan, koklanan yani beş duyumuzla algılanabilen bir elma gibi, kalem gibi somut, gerçek değildir. Aldatılma korkunuzu el arabasına koyup taşıyamazsınız, suçluluk duygunuzu çantanıza koyup götüremezsiniz. Duygular ve korkular gerçek elle tutulur somut kavramlar değillerdir. Ancak; enerji oldukları için gerçekmiş gibi kötü hissettirir ve mutluluğa engel olur.
Mutlu olmak için nedenler sıralamak yerine, mutluluğu her an hissedebilen insan olmak için,
Nedensiz mutluluk için neler yapabiliriz? dersek; bu soruya yapılabilecekler listesiyle cevap verebilirim.
MUTLULUK;
1-Öncelik bireyin kendini gerçekleştirmesindedir.
2-Kendini her halinle tam olduğun gibi yargılamadan koşulsuzca sevmektir.
3-Kalpte yaşamaktır.
4-Başta kendin olmak üzere sevgide cömert olmaktır.
5-Duygularını fark etmek, hissetmek ve onları bastırmadan ifade ederek serbest bırakmaktır.
6-Korkularının üzerine cesaretle yürümektir.
7-Yaşanan deneyimlerin içinde barınan dersleri görerek affetmektir.
8-Hayatın akışına güvenmek ve bırakmaktır.
9-Her zaman her işte bir hayır olduğuna lafta değil, kalpte inanmaktır.
10-Hayatın her anda hediyeler sunduğunu görebilmektir.
11-İçindeki küçük çocuğun elinden tutarak çocuk neşesini, heyecanını ve merakını hiç yitirmemektir.
12-Hayal kurmak, hayallerin mucizelerle gerçekleştiğine inanmaktır.
13-Allah, Tanrı, Evren, Yaradan sizin için gönlünüzdeki tanım ne ise; O’nun tarafından her an sevildiğinizi ve desteklendiğinizi hissetmektir.
14-Ruhun deneyimlerle büyüdüğünü anlayarak yeniye cesaretle adım atmaktır.
15-Gücünü kimseye teslim etmeden özgür olmaktır.
16-Kontrolü bırakmaktır.
17-Doğayla bütünleşmektir.
18-Aşık olmayı ve olunmayı beklemek yerine AŞK OLmaktır.
19-Fedakar olmak yerine kar elde etmek için feda ettiklerini fark etmek ve buna son vermektir.
20-Hayatta kurban rolü oynamak yerine kahraman olmayı seçmektir.
21-Geçmişi bırakmak, geleceğe dair kaygı, korku üretmemek, ŞİMDİde yaşamaktır.
22-Her şeye ama her şeye, alınan nefese de sahip olunan hastalığa da şükretmektir.
23-Hayatın öğretmeye çalıştığı dersleri bir çocuk gibi heyecanla, keyifle karşılamaktır.
24-Hepimizin birbirine ayna tuttuğunun farkındalığı ve BİR olduğumuz bilinciyle yaşamaktır.
25- Nedensiz de mutlu olunabileceğine inanmaktır.
Her bireyin mutluluğu; bilinç seviyesine ve tekamül basamağına göre farklılık gösterir.
Koşulsuz sevgim ve birlik bilinciyle…
(Bu kitap Elele dergisinin Şubat 2015 sayısı hediyesidir
Mürsel Çavuş’un emeğine gönlüne sağlık)