İki kadın bir adam ve koşulsuz sevgi

Yılbaşından iki üç gün önceydi. Kendime “Ben zamanı” yarattım ve İstinye’de denize sıfır bir çay  bahçesinde oturup denizi seyre daldım. Martılar denize pike yapıyor, küçük serçeler kahvaltımın kırıntıları için ötüşüyor. Kısacası; An’da olduğum ve tadını çıkardığım “Ben zamanı”mı yaşıyorum.

Evden çıkmadan çok sevgili bir dostuma da hadi sen de gel demiştim. Cevabı; arabam yok ki idi… Her gün işe arabasıyla gidip gelen dostuma araba özgürlüğüne engel mi? diye yazmıştım. Hemen anladı mesajımdan ve ayaklarıyla yola çıktı. Alıştığımız şeyler bazen bizi nasıl da ele geçiriyor değil mi? Onlar olmadan hiçbir şeyiz sanki… Cep telefonu çalışmıyor dünya duruyor, araba bozuluyor sanki el ayak çalışmıyor… Bazen bir şeylere bağımlı oluyoruz da farkına bile varamıyoruz.

Neyse; esas paylaşmak istediğim; iki kadın ve bir adamın hikayesi yani bir dostumun hikayesi…

İkimiz de epey zamandır kişisel&ruhsal çalışmalarda, kendi yolculuğumuzun içindeyiz. Çoğu zaman kol kola girip gidiyoruz eğitimlere, seminerlere, meditasyonlara… Aramızda derin bir bağ oluştu çok kısa zamanda… Bu bağı da oluşturan hep bahsederim Kazdağları’nda Ali Hocam’la yaptığımız muhteşem çalışma… Kısacası; yaşamlarımızı paylaşıyoruz.

O sabahta; sevgili dostum yaşadığı bazı şeylerde hep suçluluk duygusuna tosladığını anlatıyordu.  Dedim bu sefer suçluluk duygusu değil. Bir ders var burada bir şeyler yapman gerekiyor.

Şimdi biraz daha iki kadın bir adamın hikayesini açıyorum. Genç yaşta severek yapılan bir evlilik, bu evlilikten dünyaya gelen dünya güzeli, nazlı bir bebek… Bebek büyürken büyüyen bir kadın ve bir adam… Büyümelerin sancısıyla zamanla biten sevgi ve tükenen bir evlilik… Suç var mı? yok! Suçlu var mı? yok! Sadece biten sevgi ! Ama ego arar bir suçlu; sevgi bitince adamın gönlüne iyi gelen diğer kadın (halk dilinde öteki kadın! ayıran kadın !) suçludur. Hepimizin yargısı da budur…

AMMAA…

O sabah ben çok başka bir boyuttan gördüm yaşananları…
Sevgili dostum biliyor musun yıllarca adını bile söyleyemedim hep o kadına “o karı” dedim diye itiraf ederken…

“O karı” seni, yaşamda değersizlik inancınla, en derin terk edilme, aldatılma, kaybetme, yalnız kalma korkularınla yüzleştirmek için rolünü mükemmel oynamış. Bütün bunları; o kendi sınavlarını verirken sen de yaşam derslerini al, koşulsuz sevgi de kal diye yapmış. Şimdi adını sevgiyle söyleyerek; “Sevgili ……….. kendi içime dönmem, korkularımı dönüştürmem ve kendi gücümü elime almam için ne çok çalıştın, benim için yaptığın her şeye teşekkür ediyorum diyebiliyor musun? Ona şükranlarını sunabiliyor musun? Seni; içindeki YARADAN’la buluşturan bu güzel ruhu onurlandırabiliyor musun? Onun içinde de var olan ışığı görebiliyor musun? Evet tüm bunları denize doğru söylerken ve koşulsuz sevgiyi akıtırken ikimizde göz yaşlarımızı tutamıyor, şifalanıyoruz. Sevgili dostum yılların yaralarını bir daha açılmamak üzere sarıyor. Daha da güzeli; güzel ruhlu dostum; bu sözleri yıllarca adını bile anmadığı “o karı” dediği kadının yüzüne kalbinden geldiği gibi söyledi.

Nasıl yaptı biliyor musunuz? Önce gözümün önünde eski kocasını aradı ve karısının telefonunu istedi. Ardından karısını arayarak görüşmek istediğini söyledi. Hiçbir şey olmadı. Korkulan hiç bir şey olmadı.

İki kadın ertesi gün buluştular sadece kalpten konuştular, birbirlerini tüm yaşananlar için affettiler, koşulsuz sevgiyi birbirlerine akıtarak vedalaştılar. İkisi de yaşam dersini almıştı, ikisi de sınavından geçmişti. Peki sonra ne mi oldu?

Her şeyden önemlisi tüm aileye sevginin gücü aktı. Şimdi 19 yaşında olan genç kız anne ve babasının arasında kalmaktan diğer kadını cephe almaktan, anneme ihanet mi? ediyorum duygularından, içten içe babasına duyduğu kırgınlıktan, kızgınlıktan özgürleşti. Baba kızın ilişkisi daha da derinleşti. Dostumun yaşamına daha çok sevgi aktı. Karı kocanın ilişkisi de iyileşti. İki kadın bir adamı sevince tek yapmaları gereken aslında birbirlerine koşulsuz sevgide kalmaları… Ben arkadaşımı egosunu önüne alıp tüm bunları yapabildiği için alkışlıyorum, hissediyorum ki Evren de onu alkışlıyor.

Okuldayken dersleri öğrenirdik sonra sınavlara girerdik, hayattayken önce sınavlara giriyoruz sonra dersleri alıyoruz.

DERSİMİZ ne biliyor musunuz?

SEVGİ, SEVGİ, SEVGİ…

Koşulsuz sevginin yolu sadece AŞK’tan geçiyor…

En kazık sınavlar hep AŞK’tan…

Ve bu sınavdan geçen İLAHİ AŞKA kavuşuyor…

Çok seveceğiniz, çok sevileceğiniz AŞK’ta olacağınız AN’lar diliyorum.

Koşulsuz sevgim ve birlik bilinciyle…



0:00
0:00