Erilden dişil güce geçiş…
Çok sevgili bir dostumla sohbetteyiz. ‘’Hande; hayatım mücadele ederek, tırnaklarımla kazıyarak bir yerlere gelmekle geçti. Rekabet etmekten, savaşarak elde etmekten yoruldum.’’ dedi kadın dostum… Belki de biz kadınlar; erkeklerin rekabet eden dünyasında yer edinmek adına fazla erkeksileştik. Aslan kesildik. İlişkilerimizde de hep ipleri elinde tutmaya çalışan, kontrol etmeye çalışan eril enerji değil mi?
Ben de bir zamanlar özellikle reklamcılık günlerimde böyleydim. Dostumun söyledikleri bir zamanlar olan beni nasıl da anlatıyor. Belki hala biraz öyleyim… Ne tesadüf! İşte aynayız birbirimize… Birşeyleri değiştirmek için önce fark etmek lazım. Sizlere de farkındalıkla kendinize bakmanız için yazmak istedim. Ancak; fark ettiklerimizi bilinçli aklımızla, sevgiyle dönüştürebiliriz.
Bilinçaltımızın bir kazancı olmasa mücadele ederek, zorlayarak elde eden tutumunu sergilemez.
-”O kazanç ne olabilir sence?”
-”Sonunda zoru başarıyorsun ya, savaşı kazanıyorsun ya… Tatlı, büyük bir zafer var.”
Evet sevgili egocuğumuz zoru başarmaktan elde ettiği haz ile besleniyor. Çoğu kişinin yapamadığını yapmanın tatminini hissediyor. Ancak; bu esnada yorulmak, tükenmek, sahip olduğun enerjiyi sonuna kadar harcamak, kanının son damlasına kadar savaşmak, sağladığın kazancın yanında çok daha fazla değil mi? İşte onu kaçırıyor insan…
No pain no gain.
Hayat bir mücadeledir.
Acı yoksa zafer de yok.
Tuttuğunu koparacaksın.
Eşşek gibi çalışacaksın.
Başarmak, kazanmak için çok çalışmak lazım.
Hepimiz bu sözleri işitmişizdir hatta bu sözlerin üzerimizdeki hipnotik etkisiyle yıllarca çabalamışızdır. Ne güçlü sözler, hipnozlar bunlar… Uyanma zamanı! Hayatı kaçırma, yaşa!
Çabalayarak, savaşarak, rekabet ederek, mücadele ederek eril enerjiden gelen güçle elde etmek yerine, dişil enerjiden gelen güçle hayal ederek, çabasızca adımlar atarak, üzerimize düşeni layıkıyla yaparak, tezahür ettirsek…
Nasıl olur? Valla aslında çok güzel olur 🙂 Esas güç dişil enerjidir.
Bunca zaman nasıl da yorduk kendimizi, rekabet ederken, savaşırken kırdık birbirimizi…
Ve bir karar aldım. Rekabet etmeyi bıraktım. Oh rahatladım. Dişil enerjimden gelen güçle yaratıyorum. Üzerime düşen adımları atıyorum, bir tohum eker gibi ekiyorum. Vakti saati gelince zaten oluyor, akışa bırakıyorum.
2010’daki hayalimdi, merkez açmak, 2011’de oldu.
2011’deki hayalimdi, televizyon programı yapmak 4 sene sonra oldu.
2012’deki hayalimdi kitabımı tamamlamak, 2014 Dünya Kadınlar Günün’de Kadın Olmak kitabım şifa niyetine raflarda yerini aldı.
Yüzlerce, binlerce kişiye konuşmak istiyordum, o da oldu, oluyor da…
Şükürler olsun!
Özellikle biz kadınlar eril enerjinin gücü yerine, egomuzun beslendiği zafer kazancına rağmen ÖZümüzde var olan dişil enerjimizle hayallerimizi gerçekleştirebiliriz. Üstelik o zaman mucizeler oluyor.
Kadın olun, erkek olun şu sözleri hissederek söyleyin lütfen…
Kalbimin rehberliğinde, içten gelen bir hissediş ve sezgiselliğimle dişil enerjimin yaratım gücünü kullanmayı seçiyorum. Sevgili bilinçaltım bundan sonra yeni kararım; zorlayarak elde eden eril enerjimin yerine tezahür ettiren dişil enerjimi kullanmak. Dişil enerjimi bastırmaya son veriyorum. Eril ve dişil enerjimin dengesiyle yaşamda var olmayı seçiyorum.
Sevgilerimle…
(Bu yazıma ilham olan babama ve güzel ruh dostlarım Yeşim ile Can’a minnettarım.)