Boşanırken gönülün aklı nerede?

Hayretle dinliyordum.
Bir insanın öz potansiyelini katledişini… Bunu da kendi elleriyle yapışını…
Yakın bir dostum anlatıyor, daha doğrusu dertleşiyoruz. İlk eşi ile yıllar yıllar önce evlenmiş. Zamanla yolları ayrılmış. Bir oğulları olmuş, bugün 30’lu yaşlarında…
Sonra ikinci evliliğini yapmış, bu evlilikten de iki çocuğu var. Şu an 65 yaşında, durmadan üretiyor, çalışıyor. İlk eşinden boşanalı 20 yılı geçmiş, ilk eşine hala nafaka ödüyormuş. Evli oldukları süreden daha uzun süre nafaka…
Ne var? bunda diyebilirsiniz. Bu kadının iş hayatı olmamış, yeniden bir evlilik yapmamış. Aldığı nafaka ile geçinip gidiyor. Aslında yok bunda bir şey gibi görünüyor değil mi? Ama bir de başka açıdan bakalım. Kimseyi yargılamadan…
Bu adam 65 yaşında… Hiç durmadan çalışıyor ve elde ettiği herşeyi boşandığı eşlerine veriyor. Elbette edinilen her mal her ikisine de ait ve maddi birikimler paylaşılmalı. Ancak; sahip olunan maddi varlığın tamamını sadece bir tarafın alması da sorgulanmalı. Ve bir yetişkinin, birinin verdiği para ile geçinmesi; üretmemesi, çalışmaması, konfor alanında kendini tutması, potansiyelini gerçekleştirmemesi olabilir mi? Kadın yıllarca aldığı nafaka ile geçinerek hiç bir şey üretmeden, çalışmadan kendini köreltiyor olabilir mi?

Ortak çocuklar varsa, velayet annedeyse, elbette anneliğin yerine, hiç bir iş ikame edemez. Ancak; gün gelir çocuklar büyür ve kadın kendi yalnızlığında kendini bulur. İşte o zaman üretmenin, çalışmanın can simidi olmasından çok uzakta kalabilir.

Kadın erkek ayırımı bitsin diyoruz, insan olmanın manalarını kavrayalım istiyoruz. Peki yaşamımızı birilerine zorluklar yaratarak nasıl huzurla devam ettirebiliriz ki? Kişinin imkanı varsa, nafakayı gönülden ödüyorsa eyvallah…
Bir de bu boşanma süreçlerinde eşinden hiç bir şey talep etmeden, ortak edinilen maddi varlıklardan hakkını almadan boşananlar var. Onları gözlemlediğimde küllerinden yeniden doğduklarını gözlemliyorum. Kendi güçlerinin üzerinde yükseliyorlar, potansiyellerini gerçekleştiriyorlar.
Ancak; bu kişiye hizmet etse de burada da çözümlenmemiş duygular olabilir. Belki de çocukluktan gelen ‘’kendine hak görmeme’’ altında yatıyor olabilir. Bilemiyorum… sadece kişi kendini sorgulamalı diyorum. Bir duyguya saplanmadan akılla karar vermek sağlıklı olur diye düşünüyorum.
Eski eşiniz maddi yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlanıyorsa, evrenin mesajları olabilir, orayı da dikkatli okumak gerekir.
Boşanma sürecinde olanlar, çoktan boşananlar, kin, nefret, öfke, kıskançlık, suçluluk, hüzün, kederle mi? evliliklerini noktalıyor. Yoksa yaşanan her şeye iyi kötü demeden deneyim olarak bakıp eski eşini onurlandırabiliyor mu? Helalleşebiliyor mu? Yaşadıkları her şeye teşekkür edebiliyor mu?
Yok… asla diyorsanız; içinizdeki duygular dönüp dolaşıp sizi vuruyor. Türlü hastalık bir anda olmuyor. Yaşamda bilgeleşmek, huzurlu yaşamak için malın mülkün ötesinde gönüllerin Birlenmesi gerekiyor.
Yollar ayrılsa da sevgiyle anın herkesi… O sevgi döner dolaşır sarmalar sizi, kalbinizde güller açar aşk ile…
Sevgilerimle
Hande Akın


0:00
0:00