Toplumsal travma karşısında sakin kalabilme
Yoğun günler yaşıyoruz. Yaşamlarımızda; idrakine zamanla vardığımız, deprem etkisinde büyük değişimler oluyor. Böyle zamanlarda; çok güçlü bir şekilde hayatı sorguluyoruz ve genelde şükür duygumuz yükseliyor. Geçmiş olsun…
Malum gecenin ertesinde sürekli bir uyku halindeyim, elim kolum kalkmıyor, sanki enerjim çekiliyor. Fark ettimki sosyal medya üzerinden, whats up gruplarından paylaşılanlarla, korku; panikle hızla yayılıyor. Bedenlerimize düşük frekanslı enerji yapışıyor. Bedenimin ağırlaştığını hissetmem bu enerjiden kaynaklı… Bolca duş alarak, el verdiğince, özellikle şiddet içeren görüntü ve sözlerden, suçlamalardan, yargılamalardan kendimi uzak tutarak ancak; kendime gelebildim. Zihnimi sakinleştirebildim. Dengeye gelince; yaşadığımız toplumsal travma karşısında yorumlarda bulunmak, acıdan beslenmek yerine ne yapabilirim? diye düşündüm. En çok ihtiyacımız olan sakin kalabilmek… Öfke, nefret, kin vb. duyguların yıkıcı etkisine kapılmadan dengede kalabilmek.
Az laf çok iş felsefesinde olan biriyimdir… Hande sen ne yapabilirsin? diye sorunca… Elimden geldiğince, dilim döndüğünce toplumsal travmanın üzerimizdeki etkilerini serbest bırakma yöntemlerini paylaşabilirim dedim. Hızlıca aksiyon aldık. Geçtiğimiz akşam dolunayın güçlü dönüştüren etkisinden faydalanarak İnsana Güven’de buluştuk. Seminerde anlattıklarımı ve uygulamaları şifa niyetine bu yazıyı okuyan ve paylaşan herkese aktarmak istiyorum.
Travma nedir?
Her birimiz pek çok farklı yanıt verebiliriz. Kısaca; beden, zihin, ruh bütünlüğümüzü TEHDİT! eden herşey travmadır. diye özetlemek istiyorum. Bilinçaltımızın TEHDİT! algısı karşısında ne tepki verdiğini hatırlayalım. SAVAŞ – KAÇ – DON (şok etkisi) Tek görevi canlıyı yaşamda korumak, varlığını sürdürmek olan bilinçaltımız bu üç eylemi sergilememizi sağladı. Ancak; farkındalıkla bakmanızı rica ettiğim nokta şu; yaşananların üzerimizde hangi duyguları yarattığına bakalım. En başta korku geliyor, ardından da öfke! İki güçlü enerji… Bu enerjileri besledikçe yayılımı çok hızlı, yıkıcı etkisi de bir o kadar güçlü. Bedenlerimiz hemen etkisi altına girer.
Ne yapabiliriz?
1- Suyun şifasını hepimiz biliyoruz. Dr. Emoto yıllar önce bunu kanıtladı. Bolca duş alarak bedenimizi arındırabiliriz. Suya yüklediğimiz sevgi, huzur, barış cümleleriyle bol su içebiliriz.
Suyun mucizesi videosu için lütfen linki tıklayın…
2- Aşağıdaki görseller size hangi duyguları hissettiriyor lütfen farkındalıkla bakın…
Cevaplarınız genelde huzur, sevgi, mutluluk, özgürlük, neşe, güven olacaktır. Bu duyguların enerjisi yüksek titreşimlidir ve iyi hissettirir.
Size kötü hissettiren görsellere ve sözlere bakmak, bunları paylaşmak seçiminizdir. Bilinçli seçimler yaparak düşük frekanslı öfke, acı, nefret, kin duygularını, korkuyu beslemeye son verebilirsiniz. Amacım bu duyguları görmezden gelmenizi, yok saymanızı söylemek değil, sadece kabul ve teslimiyetle bu enerjilerin içinden geçelim. Yayılımını yapmayabiliriz. Lütfen hep hatırlayın… Neye odaklanırsanız onun enerjisini çoğaltırsınız. Seçim elbette sizin!
3- Dinlendiren sakinleştiren frekansınızı yükselten sesleri, müzikleri dinleyebilirsiniz. Bilinçaltınızı bu müzikler tehdit ve tehlike algısından uzaklaştırır. Algımızı sakin kalabilmek üzere yönettiğimizde huzur buluruz. Müziğin şifalı gücünden faydalanabilirsiniz.
4- Gülmek, kahkaha sinir sistemizi etkiler, rahatlatır. Mutluluk hormonlarımızı harekete geçirir. Kısacası; güldüren eğlendiren komedi, mizah unsurlarını barındıran videoları izleyebilirsiniz, malum diğer videolar yerine… İşte size şifa niyetine, Cem Yılmaz’a minnetle 🙂
Suyun gücü
Görselin gücü
Sesin gücü
Gülmenin gücü ve en önemlisi şükrün gücüyle sakin kalabiliriz.
5- İçinizden gelerek hissederek aşağıdaki cümlelerin sonuna çok şükür ekleyerek söyleyebilirsiniz…
Enerjiniz yükselir.
nefes alıyorum
görüyorum
duyuyorum
hareket ediyorum
seviyorum
seviliyorum
özgürüm
bağımsızım
güvendeyim
hayatımı seviyorum
kendimi seviyorum
insanı seviyorum
ülkemi seviyorum
Türkiye’yi seviyorum
Tüm bunların yanı sıra şu bakış açısından bakabilir misiniz? Dışarıda ne görüyorsak iç dünyamızda o var. Şiddet, öfke, kin, nefret, kızgınlık duygularımız varsa savaşıyorsak birileriyle ya da kendimizle hepsinin temelinde anne karnından itibaren 7 yaşına kadar ve 7-14 yaş arası yaşadığımız travmaların duyguları ve korkuları var. Şimdi hemen sorumluluk alabilir misiniz? Öncelikle kendinizden değişime başlayabilir misiniz? Kırgın, kızgın olduklarınızı affetmeye niyet edebilir misiniz? Cesaretle bir adım daha atabilir misiniz? Hiç bir ayrım yapmadan hoşgörüyle sevgiyle herkese sarılabilir misiniz?
Şimdi an bu AN! Anda yaşıyoruz insAN!
Kendi iç dünyamızda sevgiyle yapacağımız barışlar, dış dünyamıza yansıyor. Bir olduğumuz, herkesin birbirine ayna tuttuğu bilinciyle bakabilirsek eğer hepimizin BİRlikte olduğunda nasıl büyük bir enerji oluşturduğunu görürüz. Özgürlük cesaretle gelir ve sadece SEVGİyle beslenir.
Ön yargılara kapılmadan, sızlanmadan şikayet etmeden, ayrım bilincine düşmeden BİRlikten doğan kuvvetle yaşamak en güçlü titreşime sahip SEVGİyi çoğaltmak mümkün.
Yaşadıklarımız bunları idrak etmemize vesile olsun, şükürler olsun.
108 yaşındaki Alice hepimize ilham olsun.
Bütüne hizmet bilinciyle seminer ÜCRETSİZdir…