Yazsam mı? Yazmasam mı? Umre!
Anlatılamaz sadece yaşanır ve hissedilir bir deneyimi; Allah’la buluşmamı, Hz. Muhammed’le kavuşmamı nasıl ifade edebilirim ki…
Deneyeceğim…
Elimden geldiğince, gönlümden aktığınca, kelimeleri arka arkaya dizeceğim.
Küçüklüğümü hatırlıyorum, apartman boşluğuna bakan odamın penceresinin kenarında, perdemin arkasına saklanır Allah ile konuşurdum. Çokça da ağlar sümüklerimi de perdeye silerdim. O zamanki derdim başkaydı. Evdeki kavga gürültüden isyanım vardı, sevilmediğimi ve bu dünyada çok yalnız olduğumu düşünürdüm. ”Al” derdim. ”Al Allah’ım beni, yanına al!”
O küçük yaşımda nereden biliyordum da konuşuyordum O’nunla, bilmiyorum. Sanırım çok küçükken biliyoruz O’ndan geldiğimizi ve O’na gideceğimizi… Sonra unutuyoruz!
Hiç duyulmadığımı zannederek küstüm sonra… Uzun süre küs kaldık, hiç konuşmadım. Bi ara nasıl olduysa, üniversiteye giriş sınavı zamanı işim düştü Allah’a, tekrar o zaman başladım duaya… Kazanınca üniversiteyi unuttum hemen muhabbetimizi… Daldım yalancı dünyaya…
Yaklaşık 10 sene önce AŞK’a düştüm ve başladım kıvranmaya… Çaresizlikler, imkansızlıklar, sorgulamalar ve çok daha fazlası… İşte o zaman mecbur kaldım sığınmaya Allah’a… Her türbede, camide, kilisede, kutsal alanda dua eder oldum. O aşk; beni ilahi AŞK’a, o güzel ruhu vesile kılarak taşıyan bir araçmış meğer… Hep söylerdi; ”Mevlam ne eylerse güzel eyler.” diye işime gelmezdi elbette! Anladım sonradan her şey Allah’tan ve hakikaten güzel! Hikmetini görebilene…
İşte o gün bugündür minicik bir damlasına vurgun olduğum bu ilahi AŞK’ın peşindeyim. Nerelere gitmedimki dünyanın dört bir ucuna, yurdumun neredeyse her köşesine… Aradım, aradım aradıkça kendimi bulmaya, bilmeye başladım… Bitti mi? derseniz… Nerdeee! Bu uzun bir yolculuk, çok çok çok uzun bir yolculuk! Maddi dünyanın içinde manevi bir yolculuk…
Geçen sene arkadaşımdan ilham alarak çıktığım Hac Yolu Camino’yu yürürken niyet etmiştim. 40 yaşıma geldiğimde Müslümanlığın haccını yapayım, yolunu yürüyeyim diye… Niyetleri; vaktinden önce gerçekleşen biriyim çok şükür. Aslında vakti saati geldiğinde gerçekleşiyor herşey! Kadim bir dostumun uzun zamandır katıldığı tasavvuf sohbetlerine davet alınca; birilerinin boyunduruğu altına girmeye alerjisi olan ben tıpış tıpış vardım hakikat ehlinin yanına… Bu yıl Şubat ayında… Kısa bir süre sonra Ümre’ye gidiyoruz demesinler mi? Gene kalpten bir hissediş ve içsel bir çekiliş, ruhum koşuyor sanki… Hiç şüphe yok! Tereddüt yok! Tam 31 kişi Medine’den Mekke’ye, mucizelere yollardayız.
Hala anlatamadım yaşadıklarımı farkında mısınız? Lafı eviriyorum, çeviriyorum. duygularımı, hissettiklerimi nasıl ifade edebilirim bilmiyorum. En iyisi ben bu bölümü geçeyim. Sadece şunu söyleyeyim… Ertelemeyin, gidin, görün, duyun, hissedin, deneyimleyin, yaşayın…
Bazı şeyler var yaşanır anlatılamaz…
Yaşayacaklarınız anlatılamaz…
Belki piştikçe ifade ederim, henüz hamım…
ALLAH nasıl anlatılabilir…
AŞK’la yaşanabilir…
1.5.2016