Hiçbir şey küçük değildir

Çok sevgili ailem, dostlarım, arkadaşlarım, danışanlarım ve tanıdıklarım,

 

Maillerimi takip edenler bilirler; zaman zaman deneyimlerimi, farkındalıklarımı içimden geldiği gibi sizlere de ışık ve şifa olması niyetiyle paylaşıyorum. Bu sefer de geçtiğimiz bir hafta boyunca katıldığım; kıymetli Hocam Bülent Uran’ın kişisel gelişim kampındaki deneyimimi paylaşmak istedim. Daha önce yazmıştım Dr. Bülent Uran’ın Geçmişin Hipnozunu Bozmak isimli muhteşem kitabını okuduğumda başlayan ilgim, beni geçtiğimiz sene Bülent Hoca’nın Regresyon eğitimine ardından da Bülent Hoca’nın eğitimlerini, seanslarını ofisimde düzenlemeye götürmüştü. Belki ilk defa duydunuz belki de duyduğunuz hatta deneyimlediğiniz REGRESYONdan ve kendi regresyonumdan bahsedeceğim.

 

REGRESYON;  anne karnında bir cenin olduğumuz andan itibaren (öncesi de var) bilinçaltımıza kayıt olan olayların bir film gibi bilincimizin farkındalığında yeniden oynaması demek. Regresyonda her zaman yaşadığımız bir olayın boşalmamış duygusunu bedende his olarak hissederiz. Danışanlarıma da uyguladığım bu teknik çok etkin ve hızlı. Biraz daha açmak gerekirse; öfke, üzüntü, utanç, suçluluk, kin, nefret, kırgınlık vb. duygularımız, korkularımız bedenimizde baskı, uyuşma, gerginlik, sıkışma, karıncalanma, terleme, soğuma vb. fiziksel hisler biriktiriyor. Bedenimiz hisler aracılığıyla bu birikmiş duyguların yani tıkanıklık yaratan enerjilerin bize sinyallini gönderiyor. Bizlerse bu sinyalleri almamak yani hissizleşmek için ilaçlara sarılıyoruz. Duygularımızı çözümlemek yerine farkında olmadan hissizleşmeyi seçiyoruz. Sonra da iyileşememekten şikayet ediyoruz. Dinmeyen baş, sırt ve boyun ağrıları, düzelmeyen cilt sorunları, iç organlardaki aksaklıklar vs.

Regresyon bu sinyallere (hislere) odaklanarak sıkışan enerjiyi serbest bırakmamızı sağlıyor. Peki bu ne işe yarıyor? derseniz…

Duygu boşaltım ve zihinsel dönüşüm tekniği olarak tanımlayabileceğim REGRESYON; enerji tıkanıklığı yaratan duygular boşaldıkça çok daha iyi, sağlıklı hissetmemizi sağlıyor. Bu tanımlamadan sonra regresyon sürecimi anlatınca daha iyi anlayacağınızı tahmin ediyorum.

 

Öncelikle yaşadığınız olaylara verdiğiniz tepkilerin, davranışlarınızın farkındalığında olmak regresyon için çok önemli.

Başımıza gelen her şeyin bir sebebi var. Şimdi size çok basit gelen bir durumdan kendi başıma gelenden bahsedeceğim.

 

Kamp esnasında havuz başında çalan ve depresif olarak algıladığım müzik beni rahatsız etti. Yüksek ve yoran seslere, müziklere özellikle de negatif duygu yüklüyse aşırı duyarlıyım. Bunların bilinçaltımıza yerleşince ruh halimizi olumsuz etkilediği de araştırma sonuçlarıyla kanıtlanmış (isterseniz 36. dakikadan itibaren http://www.youtube.com/watch?v=JTuuv6XAGYQ&feature=relmfu izleyebilirsiniz)

Çalan müzikten rahatsız olmak gibi basit bir olayın çok ilginç bir başlangıcı var.

Regresyona başlamadan önce bir hedef belirlersiniz. Yüksek seslerden rahatsız olmama hedefi koydum ben de…

Bu hedef doğrultusunda; yüksek sesleri hayal ettiğimde karnımda bir sıkışıklık hissettim. Bilinçaltımın bana ilk sunduğu olay 13-14 yaşlarında annemin yüksek sesle Hande ! Hande ! Hande ! diye bağırarak sofra hazırlanmasına yardım etmek üzere beni çağırması filmiyle canlandı. Meşgul olduğum her ne ise onu bırakmak istemediğimden ve sofra hazırlamaya mecbur bırakıldığımdan duyduğum kızgınlık içimde birikiyor. İfade edilmemiş kızgınlık duygusu midemde sıkışıklık hissi yaratıyor.

Ardından bilinçaltım bana 3-4 yaşlarındayken annemle babamın şiddetli bağırmalarının olduğu bir tartışmayı gösteriyor. Oradaki Hande’nin duygusu ise üzüntü. Ve bunu omuzlarımda çaresiz kalmanın ağırlığı olarak hissediyorum. Üzüntü; ifade edilememiş bir duygu daha… Regresyonumdaki üçüncü olay 1,5 yaşlarındayken karyolamda kendimi ağlarken görüyorum. Annem çalışıyor ve bana bakan Fatma Abla beni duymuyor. Yüksek sesle karnım aç olduğu için hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.

Bilinçaltım bir sonraki sahnede sanki anne karnındaymışım gibi bir görüntü verdi. Bu esnada midem bulanmaya başladı.

Ve annemin doğumumdaki bağırmasını işittim. Film oynuyordu ve her şey çok canlıydı. Bulantı hissi artmaya başladıkça 3-4 aylık halimi görmeye başladım ve annemin şiddetli öğürme sesleri sanki o günkü gibi kulaklarımdaydı. Anne karnındaki cenin halinden gelen yüksek sesten rahatsız olma durumum beni otelde çalan müziğe karşı aşırı duyarlı olmamla kendini ifade etmeye çalışıyordu. Her yaşadığım olayın duygusunu boşalttıkça bedenimdeki hisler azaldı ve yok oldu. Sonra ne mi oldu biz eğitimdeyken arkadaşlar havuz başından arabesk bir şarkının yükseldiğini söyledi. Ama ben duymadım J

Ve bugün kamp dönüşü anneme sorduğumda; hamileliğinin ilk aylarında aşırı mide bulantısı çektiğini ve öğürerek kustuğunu söyledi. Tam da benim regsresyon sürecinde hissettiğim gibi…

Basit bir olay deyip geçmeyin. Davranışlarınızı, tepkilerinizi gözlemleyin. Yaşadıklarınız esnasında lütfen ne hissettiğinize odaklanın. Duygum ne? diye sorun. Eğer bu kötü bir hisse REGRESYON ile çözümleyip daha iyi hissedebilirsiniz. İlaçlara bağımlı kalmanıza gerek olmayabilir.

Bedeninizde ifade edilmemiş duyguların sıkışık enerjilerini taşımamanızı çok daha sağlıklı olmanızı diliyorum.

Bir de lütfen çocuklarınızı duygularını ÖZGÜRCE ifade edebilmeleri için yüreklendirin.

Çocukların her şeyi hissedebilen varlıklar olduğunu asla unutmayın.

Sevgim ve BİRlik bilinciyle…

 

 



0:00
0:00